Burkay Çağatay Törer


Münire bizi ilk defa Uğur'la tanıştırdığında Dilek pastanesinde çay içiyorduk. Uğur geldi. El sıkıştık. Sonra Uğur acıktım falan deyip menüye bakmaya başladı. Biz şakalar komiklikler yapalım ısınalım falan diye uğraşırken o yemek seçmeye çalışıyordu. Kendi kendime konuşuyordum sanki. Bi ara dönüp “ne yapıyorsunuz? Nasıl gidiyor?” gibi çok orijinal bir soru sordu. Bu kadar bir orijinal bir soruya istesek de klişe bir cevap veremezdik. "İyi gidiyor dedik". O gün öyle geçti işte. "Bu çocuk çok sıkıcı yeaaa" dedim. Hiç Münirenin anlattığı gibi değil. Kendisi bizim için o gün ne düşündü bilmiyorum ama büyük ihtimalle daha kötüsünü düşünmüştür. Ama sonra günler geçti, aylar geçti. Uğur'u benimsedik, sevdik. 

İlk başlarda Münire ve Uğur da diğer sıkıcı çiftler gibi olur dedim. İkisi sürekli birlikte takılır, falanca yerde makarna yer,
diyet kola içerler dedim. Sonra filanca kafede kahvelerini içerler, dandik bi filme giderler dedim. Birlikte dört duvar arasından dört duvar arasına, aralarına başka kimseyi almadan öyle yaşayıp giderler dedim. Etraftaki çiftlere bakıp genelleme yaptım ve o genellemenin içine bu çifti de kattım. Bu düşüncelerim, bu çifti tanıdıktan çok kısa bir süre sonra kayboldu. 

Yanıldım! Beraber çok vakit geçirdik! 
Şarkı dinledik,
Gitar çaldık,
Tiyatroya gittik, 
Gezdik dolaştık.

Aralarına bizi de kattılar. Aile olduk. Yeri geldi beni çocukları bellediler. Evlatlık edinelim bile dediler. Daha neler neler... 
Yanlarındayken hala kendimi çocuk sanıyorum. Ne ben büyüdüm ne onlar. 
  
Evlenmek ciddi bir şey. Hiç bu kadar ciddi bir ortamda bulunmadım bu insanlarla. Biz bu kadar ciddiyeti kaldıramayabiliriz. O yüzden bu havayı bozmak adına Uğur'u iğneyle uyutup düğünden kaçırmayı düşündük bi ara. Esen ve ben, bu güzide çiftimizin düğününe biraz daha renk katmak adına bunun üzerine çalışmalara başladık. Plan yaptık. Önce uyuturuz sonra arabaya atar kaçırırız diye düşündük. Ağzını gözünü bantlarız. Sonra da yol ortasında bırakırız, yürüyerek dönsün kendisi düğüne. Dönerse zaten razıdır, dönmezse de kaçarız birlikte. Peki bu durumda Münire ağlar mı?Sanmıyorum! Büyük ihtimalle bir yerlerden tüfek falan bulur vurur bizi. Minik arabasına atlayıp peşimize takılır ve ufak çaplı bir katliam yapabilir. Kill Bill vol.3, Revenge of the Münire
(Bir keresinde tekme atmıştı bana, cidden sağlam vuruyor.)
O yüzden vazgeçtik. Daha doğrusu erteledik. Düğünden sonra bi ara kaçırırız. 

Yani gördüğünüz gibi ciddiyet bizi sıkıyor. Ama bugünlük katlanacağız artık. 

Şimdilik uslu uslu oturuyoruz. Ama şişede durduğumuz gibi de durmayacağız, bunu da bilin

Size ömür boyu mutluluklar!